Çok sıkıldım buradan. Hep mecburi telaşlar, strese sokan
gereksiz heyecanlar.. Sonra dedim ki, ” en iyisi başka bir şehre kaçmak, bir
iki günlüğüne de olsa iyi olur.” Evet, iyi oldu. Orası güzeldi, insan azdı,
hava da düzelmişti şansımıza, yollar arabalar için değil yürümek için
kullanılıyordu çoğunlukla. Yürüdük bolca, insanların girmekten korktuğu çingene
mahallesinde turladık, çok güzel bir kütüphaneye gittik, tabi ki çay içtik
bolca, mükemmel bir sahil keşfettik, iskelede oturduk biraz, sonra ben yalnız
kovboy olduğumdan ötürü canımın içi iki dostumu iskelede bırakıp biraz sahilde
dolandım. Onlar da kıyıya vuran dalgalardan nasiplerini alıp, iskelede
olmalarına rağmen bayağı ıslandılar. Sonra, minnacık bir çay bahçesi bulup,
postu oraya serdik. Gır gırdı, şamataydı, temaşaydı derken; sahilde ıssız
kalmış bir kayık bulup içine yerleşip şarkılar söyledik, Bomonti içtik. En
önemlisi de kendimi yemeğe verdim, bulduğum her fırsatta uyudum, ki bu sebepten
sevgili arkadaşlarım benimle sıkça alay ettiler, gülüştük :)) Tabi o akşam
Behzat Ç. akşamı olduğu için, Bomontileri kapıp yurt odasındaki minik
televizyonun önüne serildik, antep fıstığı kavgasına tutuştuk.
La la la!
Evet, her güzel şeyin bir sonu vardı gerçekten de, bir kere
daha yaşayarak gördük, otobüsle bu pis şehre geri geldik, İstanbul’u
sevmemekten değil ama bazen insan en sevdiğine bile katlanamıyor ya o
hesap.. Otogar! Kabusların başlangıcı,
kötü günlerin habercisi gibi karşıladı beni. İner inmez yeniden söylenmeye
başladım, okuldan, evden, kimi insanlardan, senden bıktım. Zaten orada bile rahat
bırakmadın kafamı, seni düşündüğüm her dakika yaşama sevincimi elimden
alıyorlar gibiydi, onun dışında seni düşünmemek için her şeyi yaptım. İçime sıkıntı salıyorsun resmen. Bütün hatıraları yok edince seni düşündürecek
bir şey kalmadı, ama böyle de olmadı. Bir defa daha sıkıldım, yine kasvet sardı dört bir yanımı.
istanbul da yaşamayı çok isterdim . benimde ömrüm tipsiz ankara da bitecek gibi . ayrıca seni sıkan ne ? istanbul mu biri mi ?
YanıtlaSilbeni sıkanın ne olduğunu bilsem. ben çok neşeli bir tiptim, gerçekten. yalnızdım falan ama bunu dert etmezdim. klasik hikaye işte. biri gelir yalnızlığını alır, ona faiz uygulayıp kapının önüne koyar. böyle olunca aklımda saçma sapan biri, istanbul istanbul.. sıkıntı yaratmaya üzerime yok..
Silherkez kadar mutsuzuzzz yani :)
Silhani herkez kendine mutsuz der yaa . oysa nelere sahip olduğumuzu bilmeyiz . bazen ektra canımız sıkılır . işte o zaman anlarız hayatımızın aslında çok da kötü olmadığını . hatta ben bazen vayy beee mükemmel hayatım varmış bile derim . keşke uzun sürse .
umarım ikimizde kendi kendimize sıkıntı yaratır ve gerçek acılarla sınanmayız .
bir de şu kelime doğrulamayı kaldırırsan süper olacak .
YanıtlaSilya ben bu blog olayına öyle fransızım ki.. bilsem nasıl yapılır.. nasıl yapılır??
Silkumanda panelinden ayarlar ' a giriyorsun ordanda yorumlar'a geçiyorsun . yorumlar için kelime doğrulama gösterilsin mi yazıyor hayır ' ı seçiyorsun .
SilYorum Formunun Yerleştirilmesi seçeneğinide pop-up pencere yapıyorsun .
bende baka baka deneye deney öğrendim . adını hatırlamadığım türk filminde zeki alasya' mı nee diyordu ki sora sora bağdat ' a gidilir . kemal sunal' da soralım o zaman deyip yoldan geçen adama kardeşşşş bağdat ' a nasıl gidilir diyordu yaa o hesap :)
anladın de mi ?