22 Mart 2012 Perşembe

"but it doesn't bother me.."




Çok sıkıldım buradan. Hep mecburi telaşlar, strese sokan gereksiz heyecanlar.. Sonra dedim ki, ” en iyisi başka bir şehre kaçmak, bir iki günlüğüne de olsa iyi olur.” Evet, iyi oldu. Orası güzeldi, insan azdı, hava da düzelmişti şansımıza, yollar arabalar için değil yürümek için kullanılıyordu çoğunlukla. Yürüdük bolca, insanların girmekten korktuğu çingene mahallesinde turladık, çok güzel bir kütüphaneye gittik, tabi ki çay içtik bolca, mükemmel bir sahil keşfettik, iskelede oturduk biraz, sonra ben yalnız kovboy olduğumdan ötürü canımın içi iki dostumu iskelede bırakıp biraz sahilde dolandım. Onlar da kıyıya vuran dalgalardan nasiplerini alıp, iskelede olmalarına rağmen bayağı ıslandılar. Sonra, minnacık bir çay bahçesi bulup, postu oraya serdik. Gır gırdı, şamataydı, temaşaydı derken; sahilde ıssız kalmış bir kayık bulup içine yerleşip şarkılar söyledik, Bomonti içtik. En önemlisi de kendimi yemeğe verdim, bulduğum her fırsatta uyudum, ki bu sebepten sevgili arkadaşlarım benimle sıkça alay ettiler, gülüştük :)) Tabi o akşam Behzat Ç. akşamı olduğu için, Bomontileri kapıp yurt odasındaki minik televizyonun önüne serildik, antep fıstığı kavgasına tutuştuk.

La la la!

Evet, her güzel şeyin bir sonu vardı gerçekten de, bir kere daha yaşayarak gördük, otobüsle bu pis şehre geri geldik, İstanbul’u sevmemekten değil ama bazen insan en sevdiğine bile katlanamıyor ya o hesap..  Otogar! Kabusların başlangıcı, kötü günlerin habercisi gibi karşıladı beni. İner inmez yeniden söylenmeye başladım, okuldan, evden, kimi insanlardan,  senden bıktım. Zaten orada bile rahat bırakmadın kafamı, seni düşündüğüm her dakika yaşama sevincimi elimden alıyorlar gibiydi, onun dışında seni düşünmemek için her şeyi yaptım.  İçime sıkıntı salıyorsun resmen.  Bütün hatıraları yok edince seni düşündürecek bir şey kalmadı, ama böyle de olmadı. Bir defa daha sıkıldım, yine kasvet sardı dört bir yanımı.

6 yorum:

  1. istanbul da yaşamayı çok isterdim . benimde ömrüm tipsiz ankara da bitecek gibi . ayrıca seni sıkan ne ? istanbul mu biri mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beni sıkanın ne olduğunu bilsem. ben çok neşeli bir tiptim, gerçekten. yalnızdım falan ama bunu dert etmezdim. klasik hikaye işte. biri gelir yalnızlığını alır, ona faiz uygulayıp kapının önüne koyar. böyle olunca aklımda saçma sapan biri, istanbul istanbul.. sıkıntı yaratmaya üzerime yok..

      Sil
    2. herkez kadar mutsuzuzzz yani :)

      hani herkez kendine mutsuz der yaa . oysa nelere sahip olduğumuzu bilmeyiz . bazen ektra canımız sıkılır . işte o zaman anlarız hayatımızın aslında çok da kötü olmadığını . hatta ben bazen vayy beee mükemmel hayatım varmış bile derim . keşke uzun sürse .

      umarım ikimizde kendi kendimize sıkıntı yaratır ve gerçek acılarla sınanmayız .

      Sil
  2. bir de şu kelime doğrulamayı kaldırırsan süper olacak .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya ben bu blog olayına öyle fransızım ki.. bilsem nasıl yapılır.. nasıl yapılır??

      Sil
    2. kumanda panelinden ayarlar ' a giriyorsun ordanda yorumlar'a geçiyorsun . yorumlar için kelime doğrulama gösterilsin mi yazıyor hayır ' ı seçiyorsun .

      Yorum Formunun Yerleştirilmesi seçeneğinide pop-up pencere yapıyorsun .

      bende baka baka deneye deney öğrendim . adını hatırlamadığım türk filminde zeki alasya' mı nee diyordu ki sora sora bağdat ' a gidilir . kemal sunal' da soralım o zaman deyip yoldan geçen adama kardeşşşş bağdat ' a nasıl gidilir diyordu yaa o hesap :)

      anladın de mi ?

      Sil